9 Kasım 2010 Salı

Marv Gibi.

Goldie,
Şu an bulunduğum yer hiç önemli değil ne senin nede benim için,beni bulunduğun yerde göremediğin için zaten nerde olduğumu tahmin ettimişsindir,insanlar beni gözlerinde cani,vahşi,katil,suikastçi olarak tanımlarken doğru etmişler sanırım,burada benim gibi çok insan var.
Hala eskisi kadar çirkinim,ama bu senin için problem yaratmamıştı,diğlerlerinin aksine.
Bunun bir pişmanlık mektubu olması gerekir Goldie,ve evet pişmanım,çok içtiğim için,o yaratık odaya girdiğinde uyanmadığım için,sana son bir kez bakamadığım için.Ama elimden geldiği kadar pişmanlığımı kanla doyurdum Goldie,senin canını alanların kanıyla.Özellikle o gözlüklü piçi öldürürken tam olarak doyduğumu söyleyebilirim,gerçi onu ben öldürmedim,dört ayaklı dostalrımız benim yerime hallettiler.
Kardeşinlede tanıştım,bana bıçak saplamaya çalışan,beni arabayla ezmeye,silahla vurmaya çalışan kardeşinle.Hatta küçük bir muhabbetimiz oldu onunla Goldie,işin içinde fahişeler,kelepçeler ve tokatlar vardı,ama konuştum.İkinizde aynı kokuyordunuz,ah o kokuyu asla unutamam,belki ilk belkide tek olduğu için.
Eminim insanlar şu an mutludur,belki bir katili öbür dünyaya gönderdikleri için,belki o lanet senatörü öldüren sütü bozuğu hakladıkları için,ve belkide böyle bir yüz dünya üzerinden silindiği için.
Bir kaç şey özliyeceğim evet,barda vodka içerken Nancy'i izlemeyi,beni bulduğun yerde kafamı dinlemeyi,beli bi kaç kavga çıakrıp kol kırmayı.
Ama pişmanım,öldüğüm için değil,senin öldüğün için de değil,o lanet şehre yetemediğim için,bu yüzün ardında bir zevk katilinin değil,aşk katilinin olduğunu gösteremediğim için.
Lanet olsun Goldie,senin için bir rahip öldürdüm.
Belki bir gün buluşuruz Goldie,belki bir gün buluşuruz...

Marv.


Sin City:A Hard Goodbye
..

25 Eylül 2010 Cumartesi

Sıkıldıkça Yazıyorum.

Sıkıldım şimdi mesela.
Şimdi bi adam olsa,bu adam kendine göre mükemmel biri olsa,birini görse onu kendi gibi mükemmel sansa..
Kötü olur.
Mükemmel sandığı kişiye asla yakınlaşamaz,nasılsın sorusuna vereceği cevaplardan bile korkar bazen.
Çünkü mükemmel sandığı kişinin onun mükemmel olmadığını sanmasını istemez.
Bu yüzden yakınlaşmaz.
Bu kadar.


25 Ağustos 2010 Çarşamba

Çaydanlık

Dinsel obje ve niteliklerin adı verilmeden eğitim ve kültürle yada geçmişten gelen katı kurallarla nasıl yerine oturduğunu anlatmakta olan bi yazı,yani sanırım,heralde..
''Eğer ben Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen Çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. Ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. Ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her Pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir Engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı....''