Bir dakikalığına postaları düşünmenizi istiyorum.
Bir dakikalığına keyfi yerinde uyurgezer bir koyun olmayı bırakıp, gerçekten düşünün.
Size söz veriyorum posta teşkilatlarını sizi derin düşüncelere daldırabilecek nitelikte, zamanınıza değer şeyler olduğunu göreceksiniz.
Bir kağıt parçası, tıpkı sınıfta birbirimize pasladığımız o ufak notlar gibi, kıtaları aşabilir. Size dünyanın öbür ucundan kurabiye gönderebilirim ve tek yapmam gereken sizin adınızı bir kutunun üstüne yazmak, üzerine pul yapıştırmak ve posta kutusuna atmak olur.
Tüm bu sistem bu kadar basit ve iyi çalışıyor, çünkü bu zincirdeki her bir parça beyinsiz birer makine gibi davranıyor. Ben bir adres yazıyorum ve onlar sadece... itaat ediyor.
Soru yok.
Sapma yok.
Sonsuzluğu, güzelliği ya da.. ölümü düşünmeye fırsat vermek yok.
Siz bile, tüm o özgür iradenize rağmen, kapınıza bir posta geldiğinde itaat etmek dışında herhangi başka bir şey yapmayı aklınızdan bile geçiremezsiniz.
Bu sizin hatanız değil.
Tüm toplum sizi böyle yaptı, sizler koyunsunuz ve koyunlar dünyasında yaşıyorsunuz.
Ve sizler koyun olduğunuz için, tek yapabildiğiniz şey itaat etmek olduğu için tam şu an istediğim kişiye istediğim yerde dokunabilirim.
Ve size güzel pişmiş sıcak kurabiyeler verebilirim.
Ya da boğazınızı sıkabilirim.
Posta teşkilatı bana doksanlarda sahip olduğum o sınırsız gücü veriyor, ve bir noktada siz bana itaat ediyorsunuz.
Çünkü ben, siz gibiler koyun olduğu için, istediğim an sizi dünyanın en güzel kurabiyeleriyle besleyebilirim, ya da gözleriniz fal taşı gibi açılıp sonsuzluğa bomboş bakana kadar boğazınızı sıkıp ölmenizi izlerim. Bu bana kalmış.
Siz bana itaat ediyorsunuz ve üçüncü bir göz baktığında, ben bir tanrıyım.
Elveda.
1 Haziran 2018 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)